Neden böyle bir projeye ihtiyaç duyuldu?
İnsanlar var oluşlarından buyana beslenme, giyinme ve barınma gibi birçok ihtiyaçlarını bitkilerden karşılamaktadır. Teknolojik gelişmelere bağlı olarak insanlığın yaşam düzeyinin gelişmesi ve nüfusun artması, besin ihtiyacını dolayısıyla bitkilere olan ihtiyaçları da arttırmıştır. Fakat, Dünyada yanlış uygulamalar sonucu verimsizleşen veya kaybedilen tarım alanlarının giderek artmasının yanı sıra su kıtlığı, küresel ısınma ve iklim değişikliğinin olumsuz etkileri, küresel gıda arzında gelecekte oluşabilecek felaketlerin habercisidir. Gelişmekte olan ülkelerde su kaynaklarının yetersizliği, tarım alanına yerleşim politikaları, sanayi tesislerinin tarım alanlarına kurulması, yanlış gübre ve ilaç kullanımı gibi başlıklar, tarım alanlarını bekleyen tehditler altında toplanabilmektedir. Bunun yanında kır ve kent yaşamı arasındaki artan gelişmişlik farklılıklarından dolayı, kırsal alanlardan kentlere doğru bir işgücü göçü yaşanmış, bu durum kırsal nüfusun yaş ortalamasını oldukça artmıştır. İş gücü açısından kırsal yaşam cazibesini yitirmiş, kırsal alanlardaki canlılık oldukça azalmış ve kırsaldaki sorunların yeniden ele alınması gereği ortaya çıkmıştır. Bu amaçla kırsal alanlarda sorunlara günümüz şartları göz önünde bulundurularak, teknolojik ve katma değeri daha yüksek, sürdürülebilir ve gelir artırıcı faaliyetleri artırmak bir zorunluluk haline gelmiştir. Bu itibar ile küresel nüfus artışına paralel olarak artan gıda talebini (besin maddesi ihtiyacını) karşılamak amacıyla geliştirilen tarım teknolojilerinden olan topraksız tarım ile klasik tarım yöntemlerine kıyasla iklim şartlarına çok fazla bağımlı olmadan 4-5 kat fazla verim almak mümkünolmaktadır. Topraksız tarım uygulamalarının bir yöntemi olan hidroponik tarım, (su kültürü) toprak olmadan su kültürü içinde uygulanan bir tarım biçimidir. Bu alanda henüz işin çok başında olsa da bu uygulamaların içinde olan ve topraksız tarım konusunda ciddi bir potansiyeli olan Bölgemiz; sahip olduğu arazi, su, iklim özellikleri ve güneş ışığı ile çok büyük fırsatlar sunmaktadır.
Katma değeri yüksek, hijyenik ve daha aromatik ürünler yetiştirme imkânının dışında, toprak hazırlığı, ekim, gübreleme, ilaçlama, sulama gibi işlemlere gerek duyulmayan topraksız tarımda, başta geleneksel sebzeler olmak üzere hassas tıbbi bitkiler ve yumru kök içermeyen yeşillikler daha sağlıklı yetiştirilebilmekte ve hastalık/zararlılardan etkilenme seviyesi minimum düzeylere indirilmektedir. Bu özelliği ile birçok girdi maliyetini de minimize ederek karlılık oranını artırmaktadır.
Günümüzde topraksız tarım uygulamaları Dünyada giderek değer kazanmakla birlikte, GAP Bölgesi’nde ve Diyarbakır ilinde henüz bu yönde bir girişim bulunmamaktadır. Bununla birlikte İlimiz, sıcak iklim kuşağında bulunmasından dolayı kapalı bir ortamda yetiştiriciliğin yapılması (seracılık); hem ilk yatırım maliyetlerinin yüksek olmasından hem de sürdürülebilirlik açısından rağbet görmemektedir. Buna karşın planlanan bu çalışmayla, iklim şartlarına bağlı kalmadan, daha kısa sürede ve birim alandan daha fazla ürün alındığı, özellikle girdi maliyetlerinin oldukça düşürüldüğü, hastalık ve zararlıların meydana getireceği ürün kayıplarının bertaraf edilebileceği yerel ve geleneksel olarak üretilen pazar değeri yüksek ürünlerin iyi tarım uygulama yöntemleri kullanılarak üretilebilecektir. Özellikle katma değeri yüksek üretimlerin yapılacağı, dikey (kule) hidroponik sistemlerin yaygınlaşmasıyla birlikte, kırsal kesimde yaşayan üreticilere yeni bir destek olacaktır. Ayrıca dar alanlarda bu dikey kuleler sayesinde daha geniş bir yüzey alanı imkânı sağlayarak birim üretim alanı başına düşen ürün miktarını oldukça yüksek bir düzeye çıkarılabilecektir. Sistemlerde kullanılan enerji ihtiyaçları ise güneş enerjisinden karşılanacağı için hem işletme ekonomisine hem de ulusal ekonomiye büyük kazançlar sağlayacaktır.
Projenin Hedef Aldığı Kesim ve Etkileyeceği Diğer Taraflar
Bilim ve teknoloji tarihi konusunda çalışmalar yapan bilim insanlarının, üzerinde mutabık kaldığı ilk bilimsel ve teknolojik devrim tarımsal faaliyetlerdir. Tarımın bu şekilde nitelendirilmesinin sebepleri ise; insanların yerleşik hayata ve ilgili teknolojileri kullanmaya mecbur bırakılması, ilk mülkiyet formlarını ve ilk hukuk kurallarının ortaya çıkması, ilk ölçümlere ihtiyaç duyulması ile geometri, astronomi ve aritmetiğin kullanılması, ev, inşaat ve sulama kanalları yapılması ile teknik ve malzeme bilgisinin geliştirilmesi sayılabilir. Zaman içinde değişen koşullardan dolayı, sosyal, kültürel, ekonomik, demografik, çevresel ve mekânsal çeşitliliğin farklılaşması sonucunda yeni anlamlar kazanan kırsal alanın tam bir tanımını yapmak oldukça güçtür. Kırsal Alan, “üretim etkinlikleri tarıma dayalı olan kırsal nüfusun yaşadığı ve çalıştığı alan” olarak tanımlanmakla birlikte, iş bölümünün gelişmediği, ekonomisi tarıma dayanan, geniş aile yapısının, yüz yüze komşuluk ilişkilerinin oldukça ilerlemiş olduğu, bu açıdan bakıldığında kentsel topluluklardan ayrılan toplulukların yaşadığı yerleşimler olarak nitelendirilmektedir.
İnsanlar yaşamlarını idame ettirebilmek için imkanlar dahilinde en kolay veya daha kolay meslek ve üretim modellerini seçmektedirler. Bu durumda az gelişmiş veya imkânların daha az olduğu durumlarda en iyi sektör olarak tarım ve hayvancılık faaliyetleri ön plana çıkmaktadır. Kırsal kesimler ve az gelişmiş şehirlerde, tarım ve hayvancılık temel geçim kaynağı olarak üst sırada yer almaktadır. Yakın tarihlere bakıldığında, toplumlarda ekonomik ve sanayi gelişimine paralel olarak tarım ve hayvancılık sektörünün ekonomideki ağırlığı giderek azalmakta, sanayi ve ticaret ön plana çıkmaktadır. Sanayi tesisleri ve ticaret ise esas olarak şehirlerde yapılan ekonomik faaliyetlerdir. Bu durum zaman içerisinde kırsal kesimin köyden kente göçüne neden olmuştur. Kırsal yaşam koşulları, kent yaşam koşullarına göre oldukça farklılık göstermektedir.
Zaman içinde bilginin ve teknolojinin artması ve özellikle sanayi devrinin başlamasından sonra giderek artan bir şekilde gelişen sanayiye paralel olarak, tarımda makineleşmenin yaygınlaşmasıyla birlikte hızlı bir göç ve kentleşme süreci başlamıştır. Bu durumun artmasıyla birlikte, kır ve kent arasındaki artan gelişmişlik farklılıklarından dolayı hem kırsal alanlarda hem de kentsel alanlarda birtakım sorunların oluşmasına sebep olmuş, kırsal alanlarda yaşayan genç iş gücü kentlere kaymış, kırsal alanlarda yaşayanların yaş ortalaması oldukça artmış, canlılığını kaybetmiş ve kırsaldaki sorunların yeniden ele alınması gereği ortaya çıkmıştır. Kırsal kesimdeki yoksulluğun giderilmesi, kırsal kalkınmada görevli kurumların daha fazla proje üretmesi ve daha etkin hizmet götürebilmesi için hükümetin bütçede daha fazla kaynak ayırması önemlidir. İnsanlarımızı doğup büyüdüğü bölgelerde yerinde kalkındırmak temel prensip olmalıdır.
Günümüzde kırsal ile kent arasında göç olaylarının giderek artmasına rağmen, Kırsal yerleşmelerde yaşam kalitesinin iyileştirilmesi, kentsel ve ulusal ağlarla bütünleşmelerinin sağlanması, hizmet maliyetlerinin azaltılıp, hizmet etkinliğinin artırılması, kırsal yerleşim planlamalarının yapılması büyük önem taşımaktadır. Bu amaçla, Kırsal kalkınmanın öncelikleri olarak etkili bir toprak reformu, kooperatifleşme ve köykentler vb. gibi yeni yerleşimlerin oluşturulması olarak belirlenmiştir. Kırsal kesime canlılık kazandırmak ve gelirini artırmak amacı ile, hizmetlerin ve tarıma dayalı sanayi yatırımlarının merkez köy ve kasabalara yönlendirilmesinin ivedilikle desteklenmesi gerekmektedir. Kalkınma planlarının, bölgesel gelişme hedef ve politikalarında, bölgeler arası dengesizliklerin en aza indirilmesi, geri kalmış yörelerde yaşayan nüfusun refah düzeyinin yükseltilmesi, AB bölgesel politikalarına uyum sağlanması ve bölge planlamasına ağırlık verilmelidir. Bu amaçla, az gelişmiş bölgelerdeki kırsal alanlarda ekonomik faaliyetlerin çeşitlendirilmesi ve elde edilecek gelirlerin artırılmasıyoluyla yaşam kalitesinin yükseltilmesi önemlidir. Kırsal alanlarda elde edilecek üretimlerin ülke ekonomisine katkısının artırılması ve kırsal toplumun yaşam kalitesinin yükseltilmesi ile kır-kent arasındaki gelişmişlik farklılıklarının azaltılması açılarından öncelikli olarak ele alınmalıdır. Uluslararası birçok gelişmiş toplumlarda, kırsal alanların bu dezavantajlı durumlarını çözmeye yönelik büyük çabalar gösterilmektedir.
Yaşam kalitesi kavramı, 1960’lı yıllarda Amerika’daki sosyal göstergeler hareketiyle adını duyurmaya başlasa da, Amerika ve diğer ülkelerde 1920’lerden itibaren tartışılmakta olan bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Yaşam kalitesinin yüksek olması, yerleşkelerde ekonomik canlılığın artmasına, ekonomik anlamda zenginleşmesine de katkı sağlamakta, yaşayanların memnuniyetini artırmaktadır. Aksine yaşam kalitesinin düşük olduğu yerleşkelerde ise yaşayan bireylerde yer değiştirme eğilimi oluşmaktadır. Yaşam koşulları, bireysel refahın, kamusal hizmetlerin ya da toplumun kalitesinin bir özeti olarak görülebilmektedir. Kırsalda karşılanan ve karşılanmayan ihtiyaçlar ve beklentiler arasındaki dengesizlikler, yaşam kalite ve konforunu olumsuz olarak etkilemektedir. Kırsal alanlarda yaşam süren insanımızın çağın gereklerine göre gelişen ihtiyaçlarının tıpkı kentlerde olduğu gibi kırsalda da karşılanması zorunluluk haline gelmiştir. Aksi halde insanımızı yerinde kalkındırma mümkün olmayacak, şu ana kadar olduğu gibi bir türlü önlenemeyen göçsorununun önüne geçilemeyecektir. Türkiye’de tarım işletmelerinin %95’inden fazlası küçük aile işletmeleridir. Küçük ölçekli aile işletmeleri; üretim, istihdam ve yarattıkları katma değer açısından ekonomilerin temel taşları olarak kabul edilmelidirler.
Kırsal alanlardaki yaşam kalitesi uzun süreler tarımsal kalkınma ile eş anlamlı olarak anılsa da günümüzde kırsal alanlar için tarımdan bağımsız olarak, yaşam ve mekân kalitesini artıcı bazı sosyal ve politik düzenlemelerin de gerekliliği ortaya çıkmıştır. Kırsal yaşama dışarıdan bakıldığında her ne kadar özenilen bir şey olarak görünse de kırsaldakilerin de kentsel yaşamının ışıltısına özenmesi yadsınamaz ve önlenemez bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır. Kırsal alanda yaşayanların, daha az iş imkânı, zorlu iş yükü, izolasyon, doğal tehlikeler, hizmet kısıtlığı, daha az eğlence seçeneği, daha az eğitim seçeneği, sağlık hizmetlerine sınırlı erişim gibi birçok dezavantajları mevcuttur.
Desteklenen projeyle yukarıda sözü edilen kırsal alanlarda giderek büyüyen bu sorunların ortadan kaldırılmasına gelir artırıcı etkisiyle yardımcı olunacaktır. Geleneksel tarımsal faaliyetlerde kullanılan girdileri önemli oranda azaltılacağı gibi, yüksek işgücü gereksinimini ortadan kaldıracaktır. Hidroponik sistemlerde kullanılan enerji ihtiyaçları, güneş enerjisinden sağlanacağından hem aile ekonomisine katkı sağlayacak hem ulusal elektrik şebekelerine bir yük bindirmeyecek, hem de elektrik şebekelerinin olmadığı kırsal alanlarda üretimin yapılması sağlanmış olacaktır. İyi tarım uygulama yöntemleriyle daha temiz ve ilaç kalıntısız üretim gerçekleşeceğinden gerek ihracatta gerekse yerel pazarda daha yüksek miktarda alıcı bulunacaktır. Böylelikle son yıllarda artan ihracat ürünlerinin gümrüklerden dönme sorunu ortadan kaldırılacaktır. Toprak işleme, ekim-dikim, yabancı ot kontrolü, ilaçlama, sulama ve hasat gibi geleneksel işlemler %90 oranında azaltılacağı için geleneksel tarımsal faaliyetlerde harcanan işgücü de buna paralel oranda azalacaktır. Böylelikle giderek yaş ortalaması yükselmiş kırsalda yaşayan insanlara da daha kolay bir üretim yapma imkânı sağlanacaktır. Ayrıca Bölgemiz tarımsal kaynaklı kazanç çeşitliliğine sahip olacaktır. Bunun yanında üretilen ürünler kurutularak katma değeri daha yüksel inovatif ürünlere dönüştürülüp kazanç çeşitliliği sağlanacaktır.
Projemizin Amacı
Projenin ortaya çıkma gerekçesi olan sorunlara yönelik sağlayacağı çözümleri dikkate alarak projenin tamamlanması ile birlikte hemen ulaşılacak hedefler aşağıda maddeler halinde sunulmaktadır.
Kırsal kesime yönelik demonstrasyonlar ve verilecek gerekli eğitimlerle topraksız tarım yöntemleri anlatılarak,
1. Kırsal alanda kazanç dengesizliğini ortadan kaldırılmasına katkı sağlamak,
2. Kırsal alanlardan, kentsel alanlara olan göçün ortadan kaldırılmasına katkı sağlamak
3. Hidroponik üretim yöntemlerini insanlara anlatmak,
4. Ekonomik değere dönüşmesini sağlamaya katkıda bulunmak,
5. Hidroponik üretim sistemlerin yaygınlaşmasını sağlamak,
6. Hidroponik üretim sistemlerinde oluşabilecek sorunları belirleyip teknolojik olarak çözümleri sağlamak,
7. Uygun hidroponik kulelerden oluşacak farklı türde bitkisel üretimin gerçekleştirmek ve demonstrasyonyöntemiyle yaygınlaştırılmasını sağlamak,
8. Kırsal kesimde hidroponik üretimlerle ile ilgili farkındalık oluşturmak, bilgilendirmek, eğitim vermek,
9. Proje süresi boyunca iklim koşullarının etkilerini en aza indirerek ve ekstra enerji kullanmadan en az yılda 4defa ürün hasat etmek.
Projenin Hedefleri
1. Tarımda kullanılabilir yenilenebilir enerji kaynakların artırılmasına hizmet veren uygulama alanlarının yaygınlaştırılmasına katkı sağlamak,
2. Tarımsal üretim kaynaklı faaliyetlerde kullanılan enerji tüketiminde çevre dostu enerji uygulanmasına katkı sağlamak,
3. Tarımda yenilenebilir enerji kullanımında teknik kapasitenin artırılmasına katkı sağlamak,
4. Geleneksel tarım yöntemlerinde kullanılan su tüketimini minimum seviyeye getirerek, su kıtlığı problemlerinin çözümüne ulusal ve bölgesel katkı sağlamak,
5. Hidroponik sitemlerin kullanılmasıyla hastalık ve zararlılarla mücadelede, biyolojik yöntemlerin kullanılmasını artırarak daha temiz, kaliteli, katma değeri yüksek ürünlerin yetiştirilmesini sağlamak,
6. Tarımsal faaliyetlerde birim alandan elde edilen ürün miktarını en üst seviyelere çıkarmak,
7. Hidroponik sistemlerde kullanılan ekipmanlarda yerli üretim oranını en üst seviyelere çıkararak ulusal ekonomiye katkı sağlamak,
8. Tarımda kullanılan yenilikçi ve verim artırıcı yeni teknolojileri geliştirmek,
9. Kırsal alanda hidroponik sistemlerin yaygınlaştırılmasına yönelik Ar-Ge çalışmaları yapmak,
10. Kırsal alanda yaşam konforunun artmasına katkı sağlayarak sosyo-ekonomik faydalar sağlamak,
11. Yeni iş kollarının ortaya çıkmasıyla yeni istihdam olanakları sağlamak,
12. Geleneksel sağlanan kazançlara yeni üretim yöntemleriyle çeşitlilik sağlamak.
Projenin Olası İstihdama Katkısı
Kırsal kalkınma kavramı ile tarımsal kalkınma arasında birbirini tamamlayan bir ilişki bulunmaktadır. Tarımsal kalkınma sadece tarım odaklı bir kalkınma hedefi öncelenirken, kırsal kalkınma da ise mekânsal ve sektörel politika öncelikleri arasında dengeyi sağlayarak, kalkınmayı daha bütünsel bir yaklaşımla ele almaktadır. Dolayısıyla tarımsal dönüşümün hedefi olan tarımsal kalkınmayı sağlayarak kırsal kalkınmanın sağlanmasına yardımcı olacak bir politika olarak ele almak gerekmektedir.
Dünya üzerinde yoksul nüfusun büyük çoğunluğunun kırsal alanlarda olması sebebiyle tarımsal ve kırsal kalkınma politikaları yoksullukla mücadelede her zaman önemli bir araç olmuştur. Dünya genelinde yaşanan olağandışı kentleşmeye rağmen (bulunduğumuz bölgede olduğu gibi) özellikle az gelişmiş bölgelerde nüfusun önemli bir kısmı kırsal yaşamaya devam etmektedir. Geçimlik tarım ile uğraşıp, temel kaygıları hayatta kalmak olan Bölgemizde en yoksul insanların üçte ikisi kırsal alanlarda yaşamlarını sürdürmektedir. Bu nedenle tarımsal ve kırsal kalkınma sağlanırsa bölge genelinde ciddi bir nüfus potansiyeli bulunmaktadır.
Ülkemizde genel olarak tarım ve istihdam temelli ekonomik kalkınma 3 temel üzerinde kurgulanmalıdır.
– Tarımsal teknolojilerin gelişmesiyle, ekonomik teşviklerle üretimin artırılması,
– Kentsel gelişmelerden kaynaklı iç talep artışlarının istihdam artırıcı tarımsal çıktı stratejileri
– Tarım topluluğunu, doğrudan ve dolaylı olarak destekleyen çeşitlendirilmiş tarımsal kırsal kalkınma faaliyetleri
Sanayi sektörüne girdi katkısıyla beraber, ürün ithalatı ile döviz girdisi ve diğer sektörler için sermaye birikimi sağlaması açısından oldukça önemlidir. Özellikle bölgemizde olduğu gibi az gelişmiş tarım sektörünün ekonomik yaşamdaki ağırlığının oldukça yüksek olduğu için ekonomik kalkınmanın sağlanması diğer sektör ve alan yatırımları için gerekli olan sermaye birikimini sağlayacaktır. Böyle bir kırsal kalkınma olmadan çoğu durumda sanayi büyümesi çıkmaza girer ya da ekonomik dengesizliklere neden olur. Bu bakımdan da kırsal kalkınma ekonomik kalkınmanın temelini oluşturmaktadır. Bu nedenle tarımsal ve kırsal kalkınma ulusal gelişimin temelini oluşturmaktadır.
Tıpkı dünyada olduğu gibi bölgemizde de yapılan tarımsal faaliyetler esas itibariyle üç temel amaç için yapılmaktadır. Geçimlik tarım, ticarileştirilmiş tarım ve karma tarım kültürü tarımsal faaliyet amaçlarıdır. Geçimlik tarım, daha çok yoksul nüfusun temel gıda ihtiyaçlarını karşılama ya da bir kısmını küçük pazarlarda ticari amaçlarla kullanarak ihtiyaçlarını karşıladığı tarımsal faaliyetlerdir. Burada temel amaç, imkânlar dahilinde hayatta kalacak kadar bir üretim sağlanmasıdır. Ticari amaçlı tarım ise daha çok gelir artırıcı bir faaliyet amacıyla büyük çiftliklerde endüstriyel ve ticari amaçla yapılan tarımsal faaliyetlerdir. Karma tarım ise hem geçimlik hem de fazlalığın ticari amaçla kullanıldığı tarımsal faaliyetlerdir. Bunun yanında her ne kadar tarımsal faaliyetler içinde çoğu zaman yer almasa da permakültür üretimler kırsal alanlardan yavaş yavaş kent bölgelerine hatta binaların balkonlarına, teraslarına ve boş alanlarda giderek yaygınlaşmaktadır. Permakültür, insanların doğayla uyumlu bir şekilde yaşayabilmesi için ekosistemlerle iş birliği içinde olmalarını vurgular ve bu sayede doğal kaynakların verimli sürdürülebilir bir şekilde kullanılmasını hedeflemektedir.
Tüm bu temel bilgilerin ışığında, projemizle birlikte ile kırsal temelli tarımsal faaliyetlerde çalışacak genç işgücünün artışına yardımcı olacağı düşünülmektedir. Çünkü hidroponik yöntemlerle yapılan tarımsal faaliyetlerde ilk yatırım maliyetleri, girdi maliyetleri, sürdürülebilirlik maliyetleri ve özellikle enerji maliyetleri geleneksel yetiştiriciliğe göre oldukça düşüktür. İlkime bağlı, fakat geleneksel yöntemlere göre iki kat daha hızlı yapılacak olan hidroponik üretimlerle, kırsal kesimde yaşayan yaşlı nüfusun bile çok fazla iş gücüne ihtiyaç duyulmadan kaliteli, pazarlama payı yüksek üretimler gerçekleşeceğinden, birçok genç girişimciye ilham kaynağı olacak ve gün geçtikçe istihdam ve işgücüne katılım artacağı düşünülmektedir. Yalnız burada amaç mutlaka katma değeri yüksek ürünler elde etmek olduğundan, hasat sonrası ürün işleme yöntemlerini uygulayacak insanlara da ihtiyaç olduğundan bu konuda da istihdam atışı olacağı düşünülmektedir.
Projemizde, Dicle Üniversitesi Ziraat Fakültesin Ar-Ge alanında birçok ürünün hidroponik üretimleri gerçekleştirilecek, çıkan ürünler ticari anlamda daha fazla değer kazanması için farklı ürün işleme yöntemleri (kurutma, salça vb.) uygulanacaktır. Proje bilgileri başta paydaşlarla ve üreticilerle paylaşıldıkça kırsal kalkınma temelinde yeni istihdamlar sağlayacaktır. Her aşamada lisans ve yüksek lisans öğrencileri bilimsel anlamda yararlanacağı gibi kooperatif çalışanlarına da yeni iş imkânı sağlanacaktır.
Proje ile Hedef Kitle Üzerinde Beklediğimiz Etkiler
1. Hedef kitleler (üreticiler ve paydaşlar) hidroponik üretim yöntemleri konularında ücretsiz eğitimler alacak veüretim yöntemleri hakkında yazılı materyaller dağıtılarak farkındalığın artması sağlanacaktır.
2. Küresel iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinden, geleneksel yetiştiriciliğe göre daha kısa süreli hidroponik yetiştiricilik sayesinde kurtulmak ve yaygınlaştığı taktirde bölgesel olarak stabil bir ürün miktarı sağlanmasına katkı sağlanacaktır.
3. İlk yatırım ve kurulum maliyetlerinin, enerji maliyetlerinin, iş gücü gereksinmelerinin, sürdürülebilirlik (dikim, gübreleme, ilaçlama, toprak işleme, yabancı ot vb.) maliyetlerinin düşük olması sebebiyle topraksız tarıma geçişin hızlanması sağlanacaktır.
4. Hidroponik yetiştiricilik, temiz ve akıllı tarım yöntemi olduğundan, küresel ısınma, iklim değişikliği ve nitrat kirliliği gibi sorunların çözümüne katkı sağlayacaktır.
5. Suyun içinde yetiştiricilik gerçekleştirileceğinden ve yetiştirme döneminden sonra yeni dönemler için rehabilite edilip tekrar kullanılacak olmasından dolayı su kıtlığı problemlerine yardımcı olacaktır.
6. Giderek azalan ata tohumlarımızdan (başta Lice domatesi) fideler elde edilerek bölgemizde bu tür üretimlerin yaygınlaştırılması sağlanacaktır.
7. Bölge üreticilerine hasat sonrası ürün işleme teknikleri hakkında verilecek eğitimlerle katma değeri yüksek ürünlerin elde edilmesine ön ayak olunacaktır.
8. Bölgede üretim yapan üreticilerin her zaman gelip göreceği, bilgi alabileceği modern bir üretim tesisi üniversitemize kazandırılacaktır. Üniversite, üretici ve sanayiciler arasında bir köprü görevi görerek yıllardır sözkonusu olan iletişim problemlerinin ortadan kaldırılmasına destek olacaktır.
9. En önemlisi Ülkemizde halen teknolojisi geçmiş, elektronik ve yazılım desteği olmayan sistemlerin ithalatı yapılmaktadır. Planlanan proje ile yerli ve milli kaynaklar ile sistemin seri üretimleri yaptırılıp iç piyasada kullanıma sunulmasına öncülük edecektir.
10. Projemiz ile, yapılan üretimlerin markalaşması sağlanacak ve katma değerli ürünlerin ihraç edilmesinin yolları aranacaktır.
11. Permakültür felsefesinde, kentte yaşayan bireylerin hobi amaçlı, bahçelerinde ve balkonlarında bu tür üretimleri gerçekleştirilmesi sağlanacaktır.
Desteklenen projemiz ile, gerekli eğitimler ve demonstrasyonlar yardımıyla giderek artacak bir şekilde,
– Bölgemizde yeni üretim yöntemlerine has üretim yapan üreticilerin sayısı artacaktır. Topraksız tarım yöntemlerine olan farkındalık giderek artacaktır.
– Küçük üreticilerin sayısının artmasından dolayı katma değerli ürünlerin pazarlanabilmesi için birliklenme ve kooperatifleşme çalışmaları hız kazanacaktır.
– Üretimler küçük alanlarda bile yapılabileceğinden birim alandan çok daha fazla verim elde edilecektir.
– Ata tohumlarının kullanım oranı artacaktır.
– Su tüketimleri, enerji maliyetleri, gübreleme ve bitki koruma maliyetlerinde oldukça düşük seviyelere inilebileceği için üreticilerin refahı giderek artacaktır.
– Tarımsal kalkınma temelli kırsal kalkınmaya, yeni iş kollarının katılımıyla yeni istihdamlar sağlanacağından işsizlik sorununun çözümüne faydalı olacaktır.
– Kır-kent arasındaki göçü tersine çevirebilecektir.
– Permakültür felsefesiyle kentlerde bulunan ev ve balkonlarda üretimlerin yapılması sağlanacaktır.